Ötedeki bütün mazhariyetler, ruh, kalb ve sırra baktığı için şu kudsî hadis-i şerifte beden ve cismaniyet itibarıyla kavrayamayacağımız bu lütuf ve ihsanların birer sürpriz şeklinde sunulacağına işaret edilmiş;
أَعْدَدْتُ لِعِبَادِيَ الصَّالِحينَ مَا لَا عَيْنٌ رَأَتْ وَلَا أُذُنٌ سَـمِعَتْ وَلَا خَطَرَ عَلٰى قَلْبِ بَشَرٍ
“Salih kullarıma gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insan tasavvurlarını aşkın şeyler hazırladım.” buyurulmuştur.
*Bir insan, istidadı ölçüsünde ilme’l-yakîn merdiveninde yükselir; ilme’l-yakînin de belki yüz basamağı vardır. Bu basamakların hepsini aşabilirse, ilme’l-yakînden ayne’l-yakîne, ondan da eğer dünyada mümkün ise, hakka’l-yakîne geçerek marifetini derinleştirebilir. Hak dostları dünyadayken hakka’l-yakîne ulaşılıp ulaşılamayacağı konusunda farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Bu cümleden olarak, İmam Rabbânî hazretleri Mektubât’ında önce bu hayatta hakka’l-yakîne ermenin mümkün olmadığını söylemişse de daha sonraki dönemlerde, ihtimal seyr ü sülûkunun ileri seviyelerinde, dünyada da hakka’l-yakîne erişilebileceğini ifade etmiştir.
*Allah’ım, bize fevkalade istidatlar ihsan eyle! O istidatlarımıza da yeni yeni inkişaflar lütfeyle!..
*Meselelerin hep cismaniyete bağlı götürüldüğü günümüzde kalbe doğru yönelişe, insanların nazarlarını kalbe çevirmeye ve şefkat hissini harekete geçirmeye çok ihtiyacımız var.